KAŞINTI (Pruritus)

Kaşıntı (Latince: Pruritus), tırnağı deriye sürtme istemi uyandıran his olarak genel bir tarifi vardır. Eğer ki bir ders kitabında okumaya devam ediyor isek tanımı: ‘’Myelinli olmayan C türü sinirlerle deride kaşıntı hissi oluşması… ‘’ şeklinde karmaşıklaşarak, o yalın ve temiz anlatımdan uzaklaşmaya başlar.  Aslında, hiç kimse köpeklerdeki kaşıntıya ilişkin meydana gelen gerçek hissi tam anlamıyla bilmemektedir. Bu yüzden tırmalama, yalama, emme, ısırma ve çiğneme gibi davranışların kaşıntı olabileceğinden şüphe etmekte ve bu şekilde görülen semptomları kaşıntı olarak nitelendirmekteyiz. 

‘’Tırnağı deriye sürtme istemi uyandıran his.’’

Gelin bu hisse neden olanları olabildiğince detaylandırmadan sınıflandıralım.

Ektoparaziter enfeksiyonlar, Bakteriyel, fungal (mantar), viral hastalıklar, gıda, alerjik ve non-alerjik yani alerji dışı nedenler. Bu yazımızda biraz gıda üzerine yoğunlaşacağız. 

Ektoparazit yani pire ve uyuz! Pireler, deri yüzeyindeki kılcal damarlardan kan emmeleri sırasında deride alerjik reaksiyonlara da neden oldukları için kaşıntı çok şiddetlidir. Ayrıca Alman Kurt Köpeklerinin pire ısırığı dermatitisine diğer ırklardan daha duyarlı olduğunu da bildirmekte fayda var. Uyuz ise zaten tüysüz bölgelerde yerleşim göstermeyi sevmesiyle daha duyarlı olmasına ve kaşıntının şiddetinin artışına neden olur. Burada da önemli bir hatırlatma var ki uyuz bulaşıcı bir hastalıktır. Bu açıdan belirli aralıklarla veteriner hekim kontrolünde ektoparazit mücadelesini aksatmamak gerekir. 

Bakteriyel ve fungal enfeksiyonlar genelde karşımıza altta yatan nedene ilave yani ikincil nedenler olarak çıkar. Burada bozulmuş deri tabakasındaki değişkenler söz konusudur. Bunlar yanlış veya sık sık yıkama sonrası deri pH değişkenlikleri ve deri florasının bozulması gibi nedenlerin sonraki evresidir. Çünkü bizler dahil olmak üzere derimiz steril bir yapıya sahip değildir. 

Deri, bakteri ve mantar türleri arasında dengeli bir ilişki ile sağlık halini devam ettirir. Bir tür veya bakteri/mantar dengesinin bozulması karşımıza bakteriyel enfeksiyon, mantar enfeksiyonu olarak çıkar. Örneğin yoğun antibiyotik kullanımı sonrası floradaki bakteriyel yerel popülasyon azalır, buna karşılık mantarların üremesiyle mantar enfeksiyonu karşımızda belirir.  Tabi ki de anatomiyi unutmayalım, ağız çevresi, dudaklar, boyun, yüz gibi bölgelerde deri kıvrımına sahip olan Springer Cocker spaniel, Pekinese, Bulldogge ve Boxer gibi köpek ırklarında yaygın ve kronik bir bozukluk olarak görülen kaşıntılı bir deri hastalığı (Deri Kıvrım Piyoderması) yaygındır.

Alerjik hastalıklarda ise karşımıza, atopik dermatitis çıkar. Ev tozları, ev ve barınak akarları, polenler, küf, tüy, yün, kürk, hayvan kılları ve diğer çevresel alerjenlerden ileri gelen immünolojik hassasiyettir. Polen ile ilgili olan semptomlar mevsimsel, diğer sayılan nedenler ise tüm yıla yayılan atopik olgu nedenleri arasında yer alır. Genel olarak 6 ay ile 3 yaş arasındaki ve özellikle beyaz ırklarda olmak üzere çoğu ırkta yaygın şekilde görüldüğü bildirilmiştir. Örnek olara: West Higland White Terrier, Wirehaired Fox Terrier, Boston Terrier, Scottish Terrier, Shar Pei, Golden Retriever, Labrador Retriever, Dalmatian, Buldog, Boxer, Lhasa Apso, Shih Tzus, Beagle ve Miniature Snauzer gibi ırklar…

Tabi alerji dışı çoğu nedeni atopik dermatitten ayırmak zordur ve ileri laboratuvar testleri gerektirir. Oto-immun hastalıklarda da kaşıntı dediğimizde yelpaze daralır, doğru teşhis anahtardır. 

Gelelim gıda nedenli kaşıntıya. Gıda hipersensitivitesi!

Aslında gıda alerjisi beklendiği gibi her zaman akut-hızlı yanıt veren bir durum olarak karşımıza çıkmaz, ani aşırı duyarlılık, 24-48 saat içinde görülen duyarlılık ve gecikmiş aşırı duyarlılıkla ortaya çıkar. Duyarlılığa neden olan neden ise maruz kalınan proteinin yapısı ve büyüklüğü ile ilgilidir ki çoğu uzman görüşüne göre maruz kalma yoğunluğu yani tek tip veya çoklu protein yapısıdır. Eğer ki köpeğimiz hep kuzu etli mama tüketir ve vücut diğer protein gruplarından uzaklaşırsa, çok az düzeyde bile farklı grup (balık, tavuk vb.) mamalara maruz kaldığında bile vücut onu tanımaz, tepki verir. Gerçekten de klinik gözlemler bunu fazlasıyla doğrulamaktadır. Çoğunlukla gıda alerjisinin önüne geçmenin bir yolu da hassasiyeti arttıran tek tip beslemeyi tercih etmeyerek yol almaktır. Zira köpeklerde alerjik deri hastalıklarının %10 kadarı gıda alerjisinden kaynaklanmaktadır. 

Kanatlı grubundaki bazı bölgeler, süt, yumurta, mısır, buğday ve soya gibi gıdalarda bulunan 18.000-30.000 Dalton molekül ağırlığa sahip büyük moleküller ile ısıya ve hidrolizasyona dirençli proteinler bağırsaklarda ‘Bu da ne burada?!’ tepkisi sonrası, bazen hemen bazen de zaman içinde kendini gösteren kaşıntının nedenleri arasındadır. Örneğin İngiliz seteri köpeğiniz var ise buğdayın içinde bulunun glütenin ona asla iyi gelmediğini ivedilikle bildirmek isteriz. İngiliz seterlerinin çoğu, insanlarda da görülen çölyak hastalığına sahiptir. 

Görüldüğü gibi kaşıntı bizzat deri kaynaklı olabileceği gibi, kendisine en uzak olan sistem: sindirim sisteminin işleyişinin bozulması ve yanlış gıdanın vücuda alınmasıyla da kendini göstermektedir. Burada ilk müdahale ve gözlem gibi konu başlıklarına girmedik. Zira kaşıntı nedenlerin yarısı beslenme ile ilgilidir. Hekimlere ve evcil hayvan sahiplerine düşen görev, gıda ile kaşıntı arasındaki bağı iyi analiz etmek olmalıdır. Patili dostumuza iyi gelmeyen mama grubundan ve tek tip protein beslemesinden uzak durmalıyız. 

Buraya ve genel sınıflandırmaya da pek girmeyen ama gün geçtikçe kaşıntının nedenleri arasında olabilecek bir neden daha var. Stres… Bir sonraki yazımızda stresten bahsedeceğiz ve kaşıntı/stres ilişkisi hakkında, burada cevapsız kalan boşluğu doldurarak, stres kaynaklarını, patili dostlarımıza etkilerini ve önerileri değerlendireceğiz.

Ege ÇATALKAYA
Uzm. Veteriner Hekim